Asalak alarmı

''Bu blogda yayınlanan yazılar 5486 sayılı fikir ve sanat eserleri kanununun koruması altındadır.Blog sahibinin izni olmaksızın blog yazıları kısmen veya bütün olarak alıntılanamaz''

E. E. blogumuzun içeriğini kaynak belirtmeden yeterince kullandınız.Artık kaynak belirtin lütfen.

Asalak alarmı


Bu blogda gördüğünüz araştırmaları çalıp üstüne kendi adını etiket olarak basıp satan, bununla yetinmeyip kendi reklamını yapmak adına yine bu blogdaki araştırmaları çalıp sosyal medyada yaymaya devam eden , içerik hırsızlığını bir davranış biçimi haline getirmiş olan bu ruh hastasına Asalak veya Hırsız demek yetersiz kalıyor.Biz Türkçede size ait şeyleri bin kere uyarmanıza rağmen çalmaya devam eden bu tarz kişilere ne diyoruz, neydi bu insanların yoksunu olduğu şey ?

6 Kasım 2015 Cuma

Tayfun Er yazıları


Facebook'taki şu sayfada yazının orjinalini ve devamını bulabilirsiniz :


Kemal Şimşek


KAPLUMBAĞA TERBİYECİLERİ
Erguvaniler - Türkiye'de İktidar Doğanlar [Tayfun Er]

Koç ve Eczacıbaşı gibi her daim dayanışmış iki holding bile "Kaplumbağa Terbiyecisi"ni, bu ülkenin en pahalı tablosunu, satın almak için rekabete giriyor. 
Neden acaba? 
Bu tablo, ülkenin tanınan tek resmi haline getirildi.
Neden?
Mistik, zahiriye değil batini (ezoterik) olana anlam yükler; meramını açık değil örtük olarak ifade eder.
Resimdeki kaplumbağa terbiyecisi Osman Hamdi Bey'in bizzat kendisidir.
Osman Hamdi, YÖK sonrası Mimar Sinan Üniversitesi, ondan önce Devlet Güzel Sanatlar Akademisi olan Sanayi-i Nefise Mektebi'nin kurucusu; 25 yıl da müdürlüğünü yapmış.
Osman Hamdi Bey, öğrencilerini bir kaplumbağa olarak görüyor.
Zavallı kaplumbağalar, hızı ve bir şey öğrenememesi açısından küçümsenmiş, ama üstüne mum dikilerek gece eğlencelerinde fener yerine, bir "hoşluk" yaratmak amacıyla, özellikle de Sadabat eğlencelerinde kullanılmış.
Ortada yavaş yavaş dolaşan, azıcık bir ışık veren, daha çok görsel bir eğlence malzemesi olan kaplumbağa ile öğrenciler özdeşleştiriliyor.
Ressam ise elinde ney, sırtında keşkül-i fukara olan bir derviş.
Hindistan cevizinden yapılan keşkül-i fukara ya da sadece keşkül, dilenci çanağıdır; dervişlerin ilahi okuyarak dilenirken uzattıkları çanaktır.
Boynunda asılı olana maşa diyorlar, ama bizim görebildiğimiz maşa değil, kaşağı ya da şeşper (altılı topuz).
Bektaşilikte, el (pençe) "al-i aba"yı (Hz. Muhammed, Fatma, Ali, Hasan ve Hüseyin'den oluşan aile) simgelediğinden kutsal sayılıp, vücudun bir yerini kaşımak için el yerine kaşağı kullanılıyor. Şeşperlerin topuzu ise dervişin ait olduğu tarikatın sikkesi oluyor.
Ülkenin en pahalı resminde anlatılandan kimse rahatsızlık duymuyor.
Aşağıda Ezop diliyle anlatacağım Osman Hamdi Bey'e, Kanlıca'daki yalısından kendini derviş gibi resmettiği için bile, çok sevdiği ve ait olduğu mistik dünyanın jargonuyla önce bir "Edep Ya Hu!" demek ve sonra da eklemek gerekiyor:


Dade-I Hakka kanaat edici derviş isen 
Kim dedi keşkül-i cerri bahşiş-i sultana tut.

Osman Hamdi Bey'in babası, ilk maden mühendisi İbrahim Ethem Paşa, Avrupa'ya tahsile gönderilen ilk beş öğrenciden birisi. 
Hüsrev Paşa'nın yetiştirmesi olan Ethem Paşa; Hariciye Nazırlığı, Ticaret Nazırlığı, Adliye Nazırlığı, Dahiliye Nazırlığı, Valilik, Berlin Elçiliği, Viyana Elçiliği, Tanzimat Meclisi Üyeliği, Encümen-i Daniş Üyeliği, Şura-yi Devlet Üyeliği ve Sadrazamlık yapmış. 
Abdülmecit'in de Fransızca öğretmenidir. 
Rivayete göre Pasteur'ün sınıf arkadaşı, kesin olansa döneminin gerçekten çok önemli bir ismi olduğu.
Ethem Paşa, Osman Hamdi'nin de Paris'te öğrenim görmesini istemiş ve Osman Hamdi Bey de bu yüzden Paris'te öğrenim görmüş. 
1857'de (bazı kaynaklar 1860 yazıyor) Paris'e gönderilmiş. 
Osman Hamdi Bey, modernleştirici olarak bir kadın resmini de ilk yapan Türk Ressam. 
Eşi Naile Hanım'ın portresini 1897'de yapmış. 
Eşinin ismi Naile, gerçek ismi Marie; bir Fransız. 
Naile Hanım, Osman Hamdi'nin ikinci eşi; ilk eşi de bir Fransız ve onun ismi de Marie.
Osman Hamdi, evinde çocuklarıyla dahi Fransızca konuşan, Nazlı isimli kızına bir şey yazarken, ismini bir Fransız nasıl okur da Nazlı diye telaffuz eder diye kaygılanan bir zat. 
Von der Voltz'un tercümanlığını da yapan, 1918'de Harbiye Nazırı olan Müşir Abdullah (Kölemen) Paşa, Osman Hamdi Bey'in damadıdır.
Osman Hamdi'nin bir oğlu üç kızı olmuş. 
Büyük kızı Leyla'nın eşi Vahit Bey (annesinin ismi Sara) intihar etmiş. 
Bu çiftin kızı Nimet bir ABD vatandaşıyla evlenip ABD'ye gitmiş ve bir daha dönmemiş. 
Oğlu Hamdi Vahit, Çüruksulu Ahmet Paşa'nın kızı Belkıs Hanım ile Diplomat Ethem Menemencioğlu'nun kızları, Nihal (Bebiş) Hanım'la evlenmiş. 
Menemencioğlu Ailesi çok geniş ve büyük aile; Namık Kemal'in de soyunun devamı olan bu aileye neden girmediğimizi bölüm sonunda açıkladık.
Osman Hamdi'nin diğer kızı Nazlı, Diplomat Esat Cemil Bey'le evlenir. 
Bu evlilikten doğan Canan Hanım, ilk evliliğini eski İstanbul Valisi Celal Bey'in oğlu Prof. Dr. Ömer Sarç'la yapar. 
Ömer Sarç, devrin İstanbul Üniversitesi Rektörü'dür.
Osman Hamdi'nin oğlu Ethem Bey'in eşi Kamuran Hanım'ın babası Salih Münir Paşa'dır. 




Naci (Eldeniz) Paşa'nın yakın akrabası Münir Paşa'nın Şaire İhsan Hanım, Sami paşazade Sezai ve Suphi Paşa'yla olan akrabalığı anlatılmıştı.
Osman Hamdi Bey'in ressamlığı kadar ünlü bir diğer yanı da müzeciliğidir. 
Osman Hamdi Bey, İzmir Arkeoloji Müzesi'ni (Asar-ı Atika) Kazım Dirikle beraber çok yakın dostu Aziz Oğan'a kurduruyor. 
Aziz Oğan, Oğuz Atay'ın "Bir Bilim Adamının Romanı" kitabında anlattığı üstad masonlardan Prof.Dr. Mustafa İnan'ın kayınpederi, Prof.Dr. Jale (Oğan) İnan'ın da babasıdır. 
Osman Hamdi Bey, babasından kalan Halil Ethem Paşa Yalısı'nda yaşıyor, sonra beğenmeyip başka yalıya taşınıyor.
İbrahim Ethem Paşa'nın dört erkek iki kız çoğundan birisi olan Halil Ethem Bey, Viyana'da okutulmuş; jeoloji mühendisliğinin kurucusu, aynı zamanda müzeci ve yurtdışında ilk doktora yapan Türk. Halil Ethem Bey, milletvekilliği ve Milli Müzeler Müdürlüğü de yapmış. 
Hala hakkında pek çok kuşku bulunan Piri Reis Haritası'nı da bulan kişi. 
Yalılara vuran dalga seslerinden rahatsız olduğu için yalıda yaşamayı sevmiyor. 
Halil Bey'in oğlu Dr. Süleyman Bey, Münevver Ayaşlı'nın nikah şahidi olmuş. 
Kızı Belkıs Hanım'm ilk eşi Kaptan Paşa namıyla tanınan Hasan Hüsnü Paşa; ikinci eşi Diplomat Cevat Bey'dir. 
Cevat Beyle evlenirken düğünü bizzat Atatürk tarafından Ankara Palas'ta yapılmış.


Hiram Abas

Ailede bağlar kuvvetli, şahıslar önemli. 
Enver Paşa öldükten sonra dul eşi Naciye Sultan, Enver Paşa'nın kardeşi Mehmet Kamil Killigille evlenmiş. 
Naciye-Mehmet Kamil çiftinin çocuğu Rana Hanım, Ethem Paşa'nın torunu Sadi Eldem'le evleniyor. Diplomat Sadi Eldem, Fuat Köprülü Dışişleri Bakanı'yken Özel Kalem Müdürü. 
Osman Hamdi Bey'in diğer meşhur kardeşi Nümizmat İsmail Galip Bey. 
Girit Vilayeti Müsteşarlığı da yapmış. 
İsmail Galip Bey'in oğlu Mübarek Galip Eldem'in kızı Roksan Hanım'ın oğlu da ünlü MİT'çi Hiram Abas.
Roksan Hanım, Hiram Abas’ın babasıyla evlenmeden önce Dr. Zekai Tahir Beyle nişanlıymış. 
Zekai Tahir Bey, SSCB Büyükelçiliğinde çalışıyor, bir skandal patlıyor ve Roksan Hanım ile Zekai Tahir Bey ayrılmak zorunda kalıyorlar. 
Ankara'daki Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne ismini veren işte bu zattır.


Zekai Tahir Bey'in kardeşi ise ünlü Karikatürist Ratip Tahir'dir. 
Çizgi romanlarıyla tanınan Ratip Tahir Burak, Paris'te resim öğrenimi görmüş. 
Milletvekilliği de yapan Ratip Tahir'in eşi Behin Hanım'ın dedesi, Şura-yı Devlet Reisi Reşat Bey olup babası ise Zihni Paşa'dır. 
Ratip Tahir-Behin Hanım çiftinin oğlu Rasin Burak'ın eşi Semra Hanım'ın ağabeyi ise "Bal" Mahmut'tur. 
Sohbetinden dolayı Mahmut Baler'e bu lakap verilmiştir.
Bugün itibarıyla bir önceki mason büyük üstadı olan ve yolsuzlukla suçlanan Diplomat Kaya Paşakay, Enver Paşa'nın yaşı kendisinden küçük amcası Halil Kut'un kızı Şükriye Hanım'ın oğlu. Gülseren-Kaya Paşakay'ın kızı Ahu Paşakay, Arnavutköy'deki Halil Paşa Yalısı'nda intihar etti.
Toparlamak için bir daha belirtelim: 
Osman Hamdi Bey, Hiram Abas'ın dedesinin amcası oluyor. 
Halifebaba Turgut Koca'dan kalan evraka göre Enver Paşa aynı zamanda Bektaşidir.
19 Şubat 1972'de Ulaş Bardakçı "El ke toka a cudyo, le paga el Dyo" denerek, sonra Mahir Cayan ve arkadaşları Elrom'un intikamı için üstteki özdeyişe sadık kalınarak öldürülüyorlardı. 
El, İbranice Tanrı ama günlük hayatta Tanrı'nın yerini İsrael alıyor ve "Cudyoya dokunanı Tanrı cezalandırır" sözü "Cudyoya dokunanı İsrail cezalandırır" olarak uygulanıyor.



Sedad Hakkı Eldem

Ünlü Mimar Sedad Hakkı Eldem, Nümizmat İsmail Galip'in kızı Azize Hanım'ın oğlu. 
Yani Osman Hamdi Bey, S. H. Eldem'in dedesinin kardeşi. 
Ulusal Mimarlık deyince ilk akla gelen S.H. Eldem, Başbakanlık Binası, Hilton Oteli, Rahmi Koç Köşkü, Zeyrek SSK Binası, Yalova Termal Oteli, Amerikan Hastanesi ve daha pek çok önemli yapının mimarı.

Ali Fethi Okyar

Sedat Hakkı Eldem'in babası Alişanzade İsmail Hakkı Bey. 
İsmail Hakkı Bey, Halveti Sünbül Sinan Kolu'nun son şeyhinin kuzenidir. 
Sedad Hakkı Eldem, Ali Fethi Okyar'ın (İttihat ve Terakki Gen. Sekreteri, Cumhuriyetin İlk Millet Meclisi Başkanı, II. Başbakan, İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı, Serbest Fırka Kurucusu) da kayınbiraderi.


Sedad Hakkı Eldem'in kız kardeşi Galibe Hanım, Ali Fethi Bey'le evlenmiş. 
Toparlarsak; Ethem Paşa'nın, oğlu Galip Bey'den doğan kızı Azize Hanım ile Diplomat İsmail Hakkı Bey'in evliliğinden doğan kızları Galibe Hanım'dır. 
Galibe Hanım, Ali Fethi Okyar'ın eşidir.
Ali Fethi Okyar'm Cambridge'de okuttuğu oğlu Prof. Dr. Osman Okyar 2004'te vefat etti. 
Osman Hamdi Bey'in ilk eşinden olan kızı Fatma Hanım'ın Feyziye Mektepli oğlu Cemal Sait Bark da büyük dedesi gibi Paris'te okutulmuş bir maden mühendisi olup, Menderes'in Devlet Bakanı Feyzi Lütfi Karaosmanoğlu'nun bakanlık sekreteridir.


Cemal Reşit Rey ve Mimar Vedat Tek

Müzisyen Cemal Reşit Rey'in annesi Fethiye Hanım'ın babası da İbrahim Ethem Paşa. 
Yani Osman Hamdi Bey, Cemal Reşit Rey'in dayısı oluyor. 
Fethiye Hanım, Ethem Paşa'nın oğlu Mustafa Bey'in kızıdır. 
10. Yıl Marşı'nın da bestecisi olan Cemal Reşit Bey'in kardeşi Ekrem Reşit ise yazar. 
Babaları Ahmet Reşit Bey, bugün fazla bilinmeyen ama geçmişte önemli bir şahsiyettir. 
Mutasarrıflık, valilik ve nazırlık yapmış. Fransa ve İsviçre'de geçen yılları nedeniyle çocukları da orada yetişiyor. 
Cemal Reşit Rey'in babaannesi Huriye Hanım, ünlü Leyla Saz'ın yakın akrabası.
Giritli Sırrı Paşa önemli, ağ bundan sonra bu kişiden kaynaklanan bağ üzerinde gidecek. 
Şaire ve Bestekar Leyla Saz'ın "Yaslı gittim şen geldim" en tanınmış eseridir. 
Giritli Sırrı Paşa'nın ve Leyla Saz'ın birinci ünlü çocuğu, ünlü mimar Vedat Tek; TBMM Binası, Haydarpaşa ve Moda Vapur İskele Binaları gibi pek çok bilinen yapının mimarı. 
Vedat Tek'in eşi Firdevs Dino. 
Dino soyadı futbola aşina olanlar için BJK'nin ünlü kalecisi Sabri Dino'yu, sanata aşina olanlar için de hemen Abidin Dino'yu çağrıştırır ki iki çağrışım da doğrudur; çünkü hepsi aynı ailenin mensuplarıdır. Dino Ailesi'ne burada bir virgül koyalım, nokta olamıyor çünkü sarmalda az sonra yine karşımıza çıkacak.
İbrahim Ethem Paşa; eşi Şeşka Fatma Hanım, İsmail Galip Bey, bir diğer oğlu Mustafa Bey'den olan torunu Ali Sami Bey, kayınbiraderi Bahriye Müsteşarı Mehmet İsmet Efendi'yle birlikte Üsküdar İskelesi'nin karşısındaki Mihrimah Sultan Cami'in içinde adını taşıyan türbeye gömülmüş.


Sırrı Paşa-Leyla Saz'ın diğer ünlü çocukları da Yusuf Razi Bel. 
Leyla Saz, soyadını Fransız eşinden alan oğlu Yusuf Razi Bel ve Halil Ethem Eldem, Edirnekapı Mezarlığı 4. Ada'ya gömülmüş. 
Giritli Sırrı Paşa'nın ilk ünlü kardeşi Ahmet Fuat Paşa'dır. 
İkinci ünlü kardeşi Mustafa Nuri Bey, Rasih Nuri İleri'nin dedesi olur.

Kayınpeder-Damat Vali, 180 Bin Dönüm Arazi

Cemal Süreya, Rasih Nuri İleri için "devrim olsa devrimi değil belgelerini önemser" mealinde güzel bir saptama yapmıştı. 
Müze ve kütüphane görünümündeki evinde, 40'lı yıllarda beyaz ceketle servis yapan bir uşak, çocuklara Fransızca öğretsin diye İsviçre'den getirilen bir de madam varmış. 
Bugün TKP'nin en önemli isimlerinden birisi olan Rasih Nuri, dedesi Abidin Paşa'nın sadece Adana'daki arazilerinin 180 milyon metrekare olduğunu ve bu muazzam malı mülkü nasıl yitirdiklerini hayıflanarak anlatıyor. 
Dedesinin bu inanılmaz servetini nasıl yaptığını değil bir "komünist" olarak, insan olarak dahi sorgulamamaktadır. 
Rasih Nurilerin evi adeta bir mahfel gibi ve zamanın ne kadar tanınmış ismi varsa orada.
Hıfzı Topuz, kendi deyişiyle ilişkilerinin temelinde en az yüz yıllık bir ilişki olan Rasih Nuri'den bahsederken şöyle diyor:

Zaten İstanbul halkı iki bölümdür. 
Abidin Paşa ve Sırrı Paşalarla akraba olanlar ve olmayanlar. 
Kimden söz edilse Rasih'in akrabası çıkar.

Hıfzı Topuz, milyonların karşısına bir avuç insanı koyuyor. 
Aslında "haksız" değil, değil çünkü bir avuç insanın gücü ve etkisi geriye kalan "halk"tan, bizim gibi "soğan kafalı" lardan çok daha fazla.
Rasih Nuri İleri'nin dedesi Hazine-i Hassa Nazırı Mustafa Nuri Bey, Abidin Dino'nun da dedesi Abidin Paşa'nın (Hariciye Nazırı, Ankara ve Adana Valisi) damadıdır. 
Abidin Paşa, Adana Valisi'yken Mustafa Nuri Bey de Vali Muavini'dir. 
Kayınpeder vali, damat vali muavini ve sonuç Adana'da 180 bin dönüm arazi.
Mustafa Nuri Bey, Aşiyan'a gömülmüş. 
Abidin Paşa ise Fatih Cami'in içine gömülmüş, yanı başında ise Dinozade Veysel Paşa var.



1 yorum :

  1. yazılarınızı büyük dikkatle okuyorum. Evet dediğiniz gibi, biz soğan kafalıları yüz yıllardır bunlar ve bunların soyları yönetmiş. Aslında günümüz tespite göre, saltanat ve sultanlık hiç yok olmadı, sadece kabuk değiştirdi.

    YanıtlaSil